Bu gök, deniz nerede var?
Nerede bu dağlar taşlar…
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar!
Gençlik Marşında böyle diyordu. Artık bu marşın sözlerinin yerine herhalde ‘bu rant, bu vurgun nerede var, nerede bu yandaşlar; uyuyan millet, bol kandırmacalar, yola devam hedefte 100. Yıl vurgunu var!’ olarak değişecektir. Birilerine sorsanız 8,5 yıllık iktidar, istikrar (!), büyüyen ekonomi, düşen enflasyon (!), güllük, gülistanlık… Gerçeğe bakınca, esnafla konuşunca, ülkede yaşananlara baktıkça ‘kazın ayağı öyle değil işte’…
… Bütün bu şartlardan daha acı verici ve daha tehlikeli olmak üzerei ülkenin için de, iktidara sahip olanlari aymazlık ve sapkınlık ve hattâ hainlik içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgal edenlerin siyasî amaçlarıyla birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve zorunluluk içinde perişan ve güçsüz düşmüş olabilir…
Bundan tam 84 yıl önce ulu önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Gençliği’ne verilen en büyük öğütte apaçık yazıyor işte her şey… Tam 84 yıl önce olabilecekler, karşılaşılabilecekler gösterilmiş. Önümüzde olan bu uyarıyı dikkate almadık, almıyoruz da…
8,5 yıllık iktidar süresince, ‘özelleştirme’ adı altında bu ülkenin bütün zenginliklerinin birilerine peşkeş çekilmesi, tüm ihalelerde yandaşların kayrılması, kamu kuruluşlarında ‘cemaat’ yapılanmaları, ülkenin aydınlarının sözde suçlamalarla tutuklanması, bir taraftan ‘demokrasi ve özgürlüklere’ vurgu yapıp, diğer taraftan özgürlüklerin engellenmesi, her geçen gün toplumun sınıflara ve gruplara ayrılması, toplumda ‘ötekileşme’ yaratılması, ‘bizden olan her şeyi yapar, karşımızdaki yok olur’ anlayışının hakim kılınması, sözde ileri gidiyor denilen Türkiye’nin gün be gün gerilemesi, tüm dünyada örnek gösterildiğimiz ‘laik sistemin’ çökertilmeye çalışılması ve bizim örnek gösterildiğimiz Arapların örnek alınması, onlara benzeme gayreti, kültür ve sanatın bir kenara atılması, külhanbeyi tavırlarla dış politikanın yürütülmesi, popülist iç politika uygulamaları, artan dış borçlar, artan dış ticaret açığı, yandaşların üniversite sisteminde bile kollanması, sınavlardaki skandallar vs. vs. yaşanmadı mı? Yaşanmıyor mu?
Şimdi de karşımızda bir Çılgın Proje var! Vay arkadaş… Bu ülkede işsizlik çözümlendi, bu ülkede eğitim çözümlendi, adalet çözümlendi, ekonomi yendi yutuldu, ülke içinde yaratılan ikilikler, anlamsız kavgalar halledildi, tek derdimiz Çılgın Proje kaldı? Ha pardon bir de Başkanlık konusu vardı!
Bu 8,5 yıllık başarılı (!) iktidar sürecinde zengin edilmeyen hangi yandaşlar zengin edilecek şimdi? Kimlere rant sağlanacak, kimlere neler peşkeş çekilecek acaba? 10 milyar dolarlık proje deniyor. Zamanında 1 milyar dolar için bu hükümet Türk askerini maşa gibi kullanmak için savaşa sokacaktı. Şimdi 10 milyar dolarlık proje ile çıkıyorlar! Bu 10 milyar dolarla başka neler yapılabilecekken, bir rant kapısı daha yaratılıyor!
Bir kez daha gözümüzün önüne bakmalıyız. Bize gösterilene değil, bir şeyleri göstermeye çalışan parmağın ucuna değil, tablonun geneline bakmamız lazım. Tarihten ders almamız lazım. Öğütleri dinlememiz lazım. Alın size en büyük öğüt! Bir kez daha okuyun; ama anlayarak, ezberlemecesine değil… Sonra da günümüzü bir kez daha düşünün…
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek, korumak ve saklamaktır.
Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. Gelecekte de, seni, bu hazineden, yoksun etmek isteyecek, iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, uygun olmayan bir nitelikte ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetine kötülük edecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile yüce vatanın bütün kaleleri alınmış, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her tarafı harekete geçilerek işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şartlardan daha acı verici ve daha tehlikeli olmak üzere ülkenin için de, iktidara sahip olanlar aymazlık ve sapkınlık ve hattâ hainlik içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgal edenlerin siyasî amaçlarıyla birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve zorunluluk içinde perişan ve güçsüz düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin evlâdı! İşte, bu durum ve şartlar içinde de, görevin; Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki soylu kanda, vardır!
Yorum Yazın