Fenerbahçe son yirmi gündür ciddi ve bilinçli bir şekilde adeta bir karalama kampanyası ile karşı karşıyadır. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan futbolda şike soruşturması kapsamında, bilindiği gibi yaklaşık 60 – 70 kişi gözaltına alınmış fakat bütün bu süreçte medyamız tarafından sadece Fenerbahçe ön plana çıkarılmıştır. Ve sonuç olarak sanki bu işin temelinde Fenerbahçe varmış gibi yayınlar yapılmıştır.
Yapılan yayınlar sırasında, başladığı ilk günden itibaren devam eden soruşturmayla ilgili birçok belge medya organlarında yer almıştır. Bu belgelere dayandırılarak özellikle Fenerbahçe merkezli olarak gösterilen haberlerde Fenerbahçe Spor Kulübü, yöneticileri, markaları öne çıkarılmıştır. Anayasanın 38. Maddesinde belirtilen “Suçu ispatlanana kadar herkes masumdur” ilkesi, medyanın yaptığı yanlı yayınlar nedeniyle ayaklar altına alınmıştır. Bununla birlikte yapılan yayınlar nedeniyle konuyla ilgisi olsun olmasın toplumun büyük bir kesiminde ‘Fenerbahçe Şike Yapmış’ fikri oluşturulmuştur.
Hem kovuşturması devam eden bir soruşturma ile ilgili günlerdir böylesine sorumsuz yayınlar yapan medyaya, hem de bunun yapılmasına böylesine izin veren başta RTÜK ve Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere, Cumhuriyet Savcılığı, Emniyet Teşkilatı ve Adalet Teşkilatı’na sormak istiyoruz:
Şüphe görülen ve soruşturması yapılan bir konuda gerçekten çözüm mü isteniyor, yoksa kamuoyunda bu konuyla ilgili bir altyapı ve Fenerbahçe’nin suçlu olduğu fikrine yatkınlık mı yaratılmak isteniyor? Bu soruşturmanın altında gerçekten “temiz futbol” mu yatıyor, yoksa işin arkasında başka konular mı var? Neden bu yayınlara, anayasanın ilgili maddesini ihlal eden uygulamalara izin veriliyor? İnsanları, kurumları suçlamak, suçlansa dahi “yargısız infaz etmek” bu kadar kolay mıdır? Eğer bu yapılanlar normal ve kabul edilebilir ise, bu olay ve soruşturma sürecinden hareketle biz de şimdi çıkıp desek ki; “Emniyet ve Adalet Sistemi içerisinde köstebekler ve birilerinin adamları var. Bu soruşturma ile ilgili belgeleri para karşılığı medyaya servis ediyorlar. Bu işin içerisinde orada görev yapan polis memurundan, Emniyet Müdürüne; mübaşirden savcısına kadar oluşturulmuş bir rant ve çete var. Bundan haksız kazanç elde ediyorlar ve organize olarak hareket ediyorlar!” dersek ne olacak? Veya Emniyetçilerin ağzından “biz son 5 maçın skorlarına kadar biliyorduk zaten” şeklinde yapılan açıklamalar ile ilgili olarak, “O emniyetçiler bahis oynadı ve suçun içinde onlar da vardır. Haksız yere kazanç elde etmişler ve çete oluşturmuşlardır. Bu konuda duyumlarımız var, zaten kendi açıklamaları var, hadi bakalım!” dersek ne olacak? Medya bunu yayınca “toplumun bu teşkilata ve adalet sistemine güveni ne olacak? Bu ülkede insanlara, kurumlara çamur atmak, kara çalmak bu kadar kolay mıdır? Adaleti sağlaması gereken kurumlar, en temel hakları koruyamazken, devam eden bir soruşturmanın hakkıyla yürütüldüğünün ve yürütüleceğinin garantisini nasıl verecektir? Adalet mülkün, yani devletin temelidir. Adalete olan inancımız nasıl yerine konulacaktır? Adalete güven sarsılırken, konu ne olursa olsun, devletin temeline dinamit konmuş olacaktır.
Bununla birlikte henüz devam eden bir soruşturma ile ilgili daha ortada bir iddianame bile yokken yapılan taraflı yayınlar nedeniyle oluşan manevi zararların yanı sıra, ciddi bir maddi zarar da oluşmuştur. Konuyla ilgili kamuoyunda oluşturulan algı neticesinde Fenerbahçe hisseleri borsada %50’ye yakın değer kaybına uğramış ve Fenerbahçe zarara sokulmuştur. Fenerbahçe hisse senetleri dip rakamları görmüştür. Yine bu konudan hareketle, şunu sormak istiyoruz: Kurumsal ve ekonomik yapısını oluşturmuş, gelirlerini istikrarlı olarak belirli seviyelere getiren ve bu olaylar öncesinde 1,7 milyar TL değeri olan Fenerbahçe’nin, düşen hisselerini toparlamak ve bunun üzerinden de spekülatif hareketlerle haksız kazanç elde etmek isteyen birileri mi vardır?
Soruşturma kapsamında, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Başkanı kimliği üzerinden suçlamalar yapılarak, “şike ve temiz futbol söylemleri” paravan olarak kullanılıp, Aziz Yıldırım ile şahsi ve ticari ilişkileri ile ilgili bir takım mücadelesi olan kişiler, bir takım ilişki, topluluk vb. bağlantılarını da kullanarak Aziz Yıldırım’ı yıpratabilmek adına ‘Fenerbahçe camiası ve kurumlarını mı kullanmaktadır?’ Aynı zamanda soruşturmayı sürdüren ilgili kurumlar ve çok sevgili medyamızdan bunların da yanıtlarını bekliyoruz.
104 yılı aşkın bir süredir, Türk futbolunda ve hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinde emeği olan bir camianın böylesine ilişkiler içerisinde, merkezde gösterilmesi, verilmiş bir hüküm olmamasına rağmen yargısız infaza uğraması, başta bizler olmak üzere; bu camiaya sporcu ve yönetici olarak hizmet etmiş tüm kesimlerle birlikte tüm Fenerbahçe Camiasını rahatsız etmektedir. Türkiye’de Fenerbahçe sağlıklı, başarılı ve ilkse, bu ülkede her şey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler, perakendeci ve toptancıların tezgâhlarında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar, meyhaneler ağzına kadar doludur. Fenerbahçe gittiği her kente kendi ile birlikte büyük bereketini götürür. Hatta iktidarların başarılı görüntüsünü pekiştirir. Tekrarlıyoruz. “İktidarların başarılı görüntüsünü pekiştirir”.
Ama Fenerbahçe ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, insanlar yoktur. Bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp mezarlık olur. İşte bu yüzdendir ki, diğerleri zaman zaman tepki gösterse de Fenerbahçe camiası kendisinden “Fenerbahçe Cumhuriyeti” diye bahseder. Ve yine işte bu yüzdendir ki, Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.
Buradan yetkili, sorumlu ve kenarından köşesinden alakası olan tüm unsurlara, medyaya, gazeteciler cemiyetine, RTÜK’e, Emniyet Teşkilatına, Adalet Teşkilatına ve büyük Türk Milletine seslenmek istiyoruz: Eğer devam eden soruşturma ile ilgili bir şeyler düzeltilecek ve suçlular cezalandırılacaksa, bu soruşturmanın gidişatını etki altına alacak ilgili unsur ve taraflar hakkında da gerekli önlemler alınmalı, gidişatı etkileyenlerle ilgili soruşturmalar yapılmalı, gerekiyorsa cezalandırılmalıdır. Milyonlarca kişiyi içerisine alan Fenerbahçe gibi bir camia ile ilgili kimse böylesine hem kanunen, hem vicdanen sorumsuzca davranamaz, davranmamalı ve buna izin verilmemelidir. Bizler adalete ve yasalara saygılı kişiler olarak, yüce Türk adaleti ve kurumlarının, Türk milleti önünde en doğruyu uygulayacağına inanıyoruz.
Yorum Yazın