Haftanın maçında Fenerbahçe, Beşiktaş ile karşılaştı. Kırmızı kartların havada uçuştuğu, takımlardan çok hakemin maça damgasını vurduğu ve yine bin tane tartışmanın yaşandığı bir maç oldu. Fenerbahçeliler mutlu, Beşiktaşlılar mutsuz, öfkeli… Hakemden dert yanıyor.
Peki maça genel olarak baktığımızda nasıl değerlendirmeli? Evet, hakemin hataları oldu. Maçın sonucuna etki eden hatalardı bunlar… Ama hatalar sadece tek taraflı mıydı? Bu yazıyı yazarken Beşiktaş’a karşı yapılmış hatalara karşın, Fenerbahçe’ye de şu şu hatalar yapıldı vs diye savunma durumunda olacak değilim. Maçı izleyen, hakkıyla yorumlayan herkes hataların karşılıklı yapıldığını, aslında maçın hakemi Ali Palabıyık’ın maçın altından kalkamadığını gördü.
Hakemin yaptıkları, hataları, atılan goller veya verilmeyen penaltı vs.nin ötesinde bir zihniyet sıkıntısı bugün konuşulanlar… Dün, kendisi lehine benzer hatalar yapılarak kazanılan başarılarda mutlu olanlar, kendileri aleyhine olan olaylarda fırtınalar koparıyorlar. Üstelik bu eylemler, ülkemizde her işte olduğu gibi futbolda da “en çok bağıran haklıdır” tarzına dönüştü. Bu tarz artık sıkmadı mı?
Sadece futbol değil… Tüm işlerimizde aldığımız olumsuz sonuçlara bir bahane arıyoruz. Sürekli bizim dışımızda başka nedenler yüzünden birşeyleri gerçekleştiremiyoruz! Hep bizim dışımızda birileri hatalı… Biz hep haklıyız, hatalı olan başkaları… İğne de hep başkasına batıyor, çuvaldız da… “Herkes kötü yada hatalı da, bir tek biz mi düzgünüz, iyiyiz?” diye sormuyoruz kendimize.
Bugün Beşiktaşlılar mutsuz, öfkeli… Ortalığı birbirine katıyorlar. Bulabildikleri tüm mecralarda kin kusuyorlar, şikayet ediyorlar. Ama kendileri lehine önümüzdeki günlerde, mesela haftaya Trabzonspor maçında benzer hatalar olsa böyle ortalığa dökülmezler. “Böyle hatalar olabiliyor, hakeden önümüzdeki maçları kazanır!” deyip geçerler. Tıpkı geçtiğimiz 2 yılda da olduğu gibi…
Bir de bu konunun dışında; Fenerbahçe’nin en kötü veya problemli olup kendilerinin de en iyi zamanlarında olduğu dönemlerde dahi yenememenin, göreceli olarak Fenerbahçe maçlarında başarısız olmalarının ve hatta -belkide en çok da- teknik direktörleri Şenol Güneş’in Fenerbahçe’ye karşı geçmişten gelen eziklenmesinin sonucu bu tepkiler…
“Federasyon şöyle yaptı, hakem kurulu böyle yaptı, maça atanan hakem şöyleydi” lafları veya eleştirilerinin asıl amacı bu kurum ve kurulların hatalardan ders çıkarmasını sağlamak mı? Yoksa bağırıp, çağırıp gürültü çıkararak “en çok bağıran kazanır, haklı görülür” imajı vermek mi? Mesele üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Sıktınız artık!
Yorum Yazın